Sanat tarihçisi Celil Sadık, Rokoko akımına ve bu dönemin en nadide eserlerinden biri olan Boilly’nin ‘Uygunsuz’ tablosuna dair harika bir değerlendirme paylaştı. Detaylarında kaybolarak büyüleneceğiniz ve altında yatan mesajı öğreneceğiniz tablonun ince detayları, altında yatan anlamlar ve analizi için lütfen ziyaret edin… ?
İlk kez 18. yüzyılın ikinci yarısında Fransa’da ortaya çıkan sanat akımı Rococo, mimarlık ve fotoğrafın yanı sıra tiyatro ve edebiyatta da izlerini bıraktı.
1761 yılında Fransa’da dünyaya gelen ve meslek hayatına 12 yaşında başlayan Louis-Léopold Boilly, bu akımın en önemli sanatçıları arasında yer alıyor!
Sanat tarihçisi Celil Sadık’ın Twitter hesabından Boilly’nin resimleri hakkında paylaştığı harika yorumu sizlerle paylaşacağız.
Öncelikle Boilly’nin çalışmalarına geçmeden önce biraz Rococo akımından bahsedelim.
Rokoko, Barok üslubunun kurallarına, katı ölçülerine ve ağır atmosferine bir tepkidir. Dolayısıyla bu tarzdaki eserlerde ortaya çıkan renkler, figürler ve atmosferde bir yumuşaklık görülebilir.
Rokoko döneminde hem bahisler hem de eserlerin eğri ve çizgileri yumuşaktır. Barok sanatında sıkça gördüğümüz ağır ve kasvetli konular yerine eğlenceli bahisler tercih edilmiştir.
İlk olarak Fransa’da ortaya çıkan rokoko, 18. yüzyılda tüm Avrupa’ya yayılmıştır. Bu dönemde zarafet, çekicilik, mizah ve erotizm ana konulardı ve Rokoko bu anlayışla kısa sürede ünlendi.
Rokoko figürleri çok gösterişli giysiler içindedir. Hem atmosfer hem de figürlerin davranışlarıyla bir masal havası oluşmak üzere. Figürlerin tutumları genellikle flört ediyormuş gibi görünmelerine neden olur.
Rococo, sadece soyluların ve saray mensuplarının eğlendiği ve halkın bu partiye davet edilmediği bir parti hakkındaydı.
Sanatçının 1795 yılında yaptığı ve Rokoko döneminin özelliklerini taşıyan ‘Uygunsuz’ eseriyle başlayalım…
Kompozisyonda üç figürümüz var.
Hem yatak dağıldı hem de kadınların saçları, başları ve kıyafetleri dağıldı.
Belli ki bir süre önce bir sevişme yaşanıyordu.
Bu soruyu gözleriyle bize yöneltmeyi başaran bu figürün başı açık, saçları dağınık ve elinde şarap sürahisi olduğunu görüyoruz.
Bu dönemde bu hanımefendi hem kapıdaki adamın hallerinden hem de sanatçının fotoğrafa yerleştirdiği diğer detaylardan davetkar bir figür olarak yorumlanmalıdır.
Rokoko sanatında şaka vardır dedim. Burada bu şakanın erotik bir ruh haliyle hayat bulduğunu görüyoruz.
Bu noktada aslında kapıyı zorlayan bir rahatsızlık olduğumuzun farkına varırız. Ancak eserin başlığı bile mizahı vurgulamaktadır.
Ayrıca kadınların beyaz teni özellikle o dönemde dikkat çeken bir unsurdur. Beyaz tenin seksilik açısından çok değerli olduğu bu dönemde ressamın da bu durumu gözden kaçırmadığını görüyoruz.
Kadınlar kıyafetlerini kapıyı kapatan sandalyeye attılar. Yani adam yine kıyafetlerin ‘engel’ oluşturduğu bir duruma düştü.